Birleşmiş Milletler'in kararıyla 21 Mart tarihi resmi olarak “Dünya Down Sendromu Günü” olarak biliniyor. 21 Mart’ın bu özel gün için seçilmesinin sebebi ise yine bu sendroma sahip olanlar kadar özel. Normal şartlar altında bir insanda 23 çift kromozom yani toplam 46 kromozom bulunurken, Down Sendromlu bireylerde 21. kromozom 2 tane yerine 3 tane bulunuyor ve toplam 47 kromozoma sahipler. 3. ay olan Mart’ın 21. günü, 21. kromozomun 3 tane oluşunu simgeleyerek bu özel günün seçilmesini de özel kılıyor.
Bir hastalık değil, genetik bir farklılık olan Down Sendromu ortalama olarak her 800 kişiden birinde görülüyor. Dünya genelinde 6 milyon, Türkiye'de ise rakamların kesin olmaması nedeniyle 100 bin civarı insanın bu genetik farklılığı taşıdığı tahmin ediliyor.
Down Sendromlu bireyler sayıları bir hayli fazla olmasına rağmen maalesef sosyal hayatta pek aktif yer bulamıyorlar. Hayatın içinde yer almalarını zorlaştıran genetik farklılıklarına rağmen gerekli eğitim, aile ve toplum desteği ile kabullenmesi ve sosyal farkındalık bu durumu olumluya çevrilebiliyor.
Down Sendorumu’ndan kaynaklanan zihinsel ve bedensel engel, duygusal engel anlamına gelmiyor. Down Sendromlu bireyler de sevme, sevilme, beslenme, temizlenme, barınma ihtiyacı duyar… Onlar da tüm duyguları yaşar; ağlar, güler, kızar, sevinir, incinir, aşık olur, mutlu olur… Onlar da müzik dinler, yemek yapar, dans eder, resim yapar... Onlarla aynıyız sadece bizlerden +1 fazla farklılar. Bu yüzden onları ve +1 farklarını kabul edip hayatın her alanında destek olmalı ve hayattan izole olmadan yaşamalarını sağlamalıyız.
Gerekli aile ve toplum desteğini alan, eğitim sağlanan, hayatın içinde bir adım önde ve aktif olarak yer almayı başarmış, azimleriyle ilham olan ve engellerin biz istemediğimiz sürece var olmayacağını hatırlatan Down Sendromlu bireylerden birkaç örnek görecek olursak:
Deniz Ayçe Karagöz
Yaşıtları ile ilkokul, ortaokul ve liseyi tamamladıktan sonra İzmir'de bulunan bir vakıf üniversitesinin Turizm İşletmeciliği bölümünü bitirdi. Hayatın önüne koyduğu zorluklara rağmen ailesinin desteği ile üniversiteyi bitirip İngilizce ve Almanca öğrenen Down Sendromlu Deniz, yaşama olan bağlılığıyla içimizi ısıtan ve ilham veren bir örnek. Şiirler yazıp, darbuka çalan, dans eden Deniz; Gaziemir Popüler Müzik Korosu’nda şarkı söylüyor ve halk eğitim merkezinde aşçılık eğitimi alıyor. Ayrıca kendisi gibi down sendromlu olan gençlerin hazırladığı "Güneşli Günlerde Aşkı Düşünmek" adlı senaryoya katkıda bulunup aynı adı taşıyan filmde rol aldı.
Angela Bachiller
Angela Bachiller zorlu hayat koşullarında başta ailesi olmak üzere çevresinden hep destek gördü. 30 yaşına geldğinde Bachiller, 2013 yılında İspanya’nın Valladolid Kent Konseyi tarafından koltuğa alındı. Down Sendromlu ilk kadın belediye meclis üyesi olarak seçildi. Böylelikle birçok zihinsel engeli olan insan için son birkaç yıl içinde yapılmış, ileriye dönük olumlu bir adım atılmış oldu. Şu aralar İspanya Valladolid’a Ayuntamiento Belediyesi’nde çalışıyor ve siyasi kariyerine devam etmesi bekleniyor.
Noelia Garella
32 yaşındaki Noelia Garella Arjantin'deki Down Sendromlu ilk anaokulu öğretmeni. 2007 yılında okul öncesi eğitiminden mezun olup şu an Cordoba kentindeki bir bakım merkezinde çalışıyor. Elbette Noelia’nın buralara gelmesi hiç kolay olmuyor; fakat ailesi her zaman destek olup eğitimine teşvik ediyor ve tüm olumsuz karşı çıkmaları tek tek atlatıyorlar. Toplum tarafından da destek gören Noelia’nın öğretmenlik yaptığı anaokulunda velilerden biri onun işe girmesine karşı çıksa da okuldaki diğer tüm öğretmenler, hatta belediye başkanı ona destek oluyor. Noelia’nın öyküsü de bizlere gerçekten isteyerek, kararlılıkla atılan sevgi dolu adımların önünde hiçbir engelin duramadığını gösteriyor.